13 Ağustos 2009 Perşembe

Gelecek Yolu...

Geleceğe giden yol kendini tanımaktan ve bugünü tamamlanmaktan geçer.

İç dünyan geliştikçe her şey kendiliğinden olmaya başlar. Egoyu aramıyorsun, tam tersi bütüne ulaşmaya çalışıyorsun. Bütüne ancak her türlü egoist yolculuktan vazgeçilmesi ve bundan fedakarlık yapılması yoluyla ulaşılır. Dünyadan değil egodan vazgeçilmeli. Unutma ego bastırılamaz, ancak buharlaştırılabilir. Farkındalığın ısısıyla, uyanmanın ateşiyle. Onu bastırırsan kolay olanı seçersin. Alçakgönüllü olabilirsin sade olabilirsin ama o sadeliğin arkasına saklanır.

Kendini kandırabilir mantıklı sebepler uydurabilirsin. Sebeplerin yüzeyde mantıklı görünürler… Yüzeyden bakınca neredeyse kanıt gibidirler… Ama bir de içlerine bak.

Birçok üstadın sana” içe in, kendini tanı” demesinin nedeni bu ama sen içle hiç ilgilenmiyorsun. Ondan bahsediyorsun, onunla ilgili okuyorsun, bu fikre katılıyorsun ama içe hiç inmiyorsun. Çünkü içinde sadece karanlık, yaralar ve hastalıklar var. İyi olmayan şeyleri, sana sağlıklı görünmeyen şeyleri saklamışsın. Öte yandan, onları yok etmektense, saklamayı seçmişsin. Şimdi kapıyı açıyorsun… Ve çok kötü bir koku geliyor, çok kirli, çok çirkin bir cehennem açılıyor. Hemen kapıyı kapatıp “sorun nerede?” diye düşünmeye başlıyorsun.

Kapıyı açtığın an bir kabusla karşılaşıyorsun. Bu kabusu baskıların yaratmış. Yüzeyde basit derinde karmakarışıksın. Bu baskı yüzünden içine bakamıyor ve başka şeylerle oyalanıyorsun. Radyo dinlemek, televizyon seyretmek,gazete okumak arkadaşlarla konuşmak, internette gezinmek gibi. Uykuya dalana kadar bir şekilde vakit öldürmek. Uyandığın anda tekrar koşturmaya başlıyorsun. Kimden kaçıyorsun? Kendinden başkası değil aslında kaçtığın.

Varlığını tanımak için kendine alan sağla o zaman göreceksin ki birden nesnelere bağlanmak yok olmuş. Tam bağımsızlık…

Köleliğin çekirdeği bağlantıdır. Özgürlüğün ise sevgidir. Ne kadar birbirine benziyorlar. Oysa tamamen zıtlar. Bağlantı sevgisizliktir. Sevgi daima bağsızdır. Fark nerede?

Bir kadını yada bir erkeği seversin ve ona bağlanırsın. Neden bağlanırsın? Bağlılık sadece yarında bu kadını/erkeği yanımda görmek isteyeceğin anlamına geliyor, o kadar. Yarın ve yarından sonra da bu kadının/erkeğin senin olmasını istiyorsun. Bu sadece bugün sevmediğini gösterir; sevseydin yarını düşünmezdin. Yarını kim düşünür? Yarını kim bilebilir? Yarın asla gelmez. Sadece bugünü yaşayamayanların aklına gelir. O kadını/erkeği bugün sevmemişsin sadece sevebilmek için yarını bekliyorsun. Sevgin tamamlanmamış. Bu tamamlanmamış sevgiden bağlılık doğar.

Bu hayatın kesin bir kuralıdır;; her şey tamamlanmak ister. Gonca çiçeklenmek ister, tohum filizlenmek ister.

Her şey tamamlanma yolunda ilerler ve neyi eksik bırakırsan o zihinde bir arzu haline gelir. “ bu kadına/erkeğe sahip ol henüz sevmedin, onun varlığına girmedin. Onda hala bilinmeyen birçok şey var. Gerçeğe dönüşmemiş birçok gizli güç var. Düşüncesiyle bağlılık doğar. Yarına ihtiyaç var, yarından sonrasına ihtiyaç var, geleceğe ihtiyaç var. Ve gerçekten bugünü yaşamak elinden gelmiyorsa gelecek hayata da ihtiyaç var.

Seni en çok tatmin edecek gelecek kendi içine inerek bugünü tamamladığın günden sonra gelendir. Kariyerin, yaşamın hepsi bir bütün ve hepsinde tatmin olmanın yolu budur.

Sevgiyle paylaştım,

Deniz Ağgül Güler

Kariyer Koçu&Gelecek Stratejisti

Maremis Gelecek Enstitüsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder