13 Ağustos 2009 Perşembe

Farkındalık...

Eve Geri Dönmek…

Yaşam kendini tanıman eve geri dönmen için var. Yaşadıkça evden uzaklaşıyorsun. Başka yerlerde gezmeye başlıyorsun. Sonra birden fark ediyorsun ki evinde değilsin. Peki eve nasıl geri döneceksin?

Öz egonun buharlaştırılmış halinden başka bir şey değildir. Gerginlikten ve stresten kalan son şey. Tamamen açık olduğunda, tepedeki seyirci olduğunda yaşamda yepyeni bir kanun başlar senin için.

Yerçekimi kanununu biliyorsun; zarafet kanununu bilmiyorsun. Yerçekimi kanunu her şeyin aşağı çekilmesidir. Zarafet kanunu ise her şeyin yukarı yükselmesidir. Ve bu kanun olmak zorunda, çünkü yaşamda her şey karşıtı tarafından dengelenir. Newton bahçede otururken bir elmanın düştüğünü görür ve içinde bir düşünce uyanır; neden her şey aşağı düşer, neden tersi olmaz? Düşünür taşınır ve bir kanun keşfeder. Yerin bir çekim alanı vardır ve mıknatıs gibi her şeyi aşağı çeker.

Yıllar içinde Buda, Krişna, Patanjali gibi bilgeler başka temel bir kanunun farkına vardılar. İç yaşamda bilincin yukarı yükselmeye başladığı bir an geldiğini fark ettiler. Tıpkı yerçekimi gibi. Elma ağaçta asılı duruyorsa düşmez. Ağaç onun düşmesine engel olur. Elma ağaçtan ayrıldığında ancak aşağı düşer.

Eğer bedeninde tutunuyorsan yukarı yükselemezsin; zihnine tutunuyorsan, yükselemezsin. Benlik düşüncesine tutunuyorsan, yerçekiminin etkisi altında kalırsın. Çünkü beden de zihinde yerçekiminin etkisi altındadır. Zihin ince bedendir; beden ise kaba zihindir. İkisi de yerçekiminin etkisi altındadır. Ve sen onlara tutunduğun için, yerçekimin etkisi altında değilsin. Yerçekiminin etkisi altındaki bir şeye tutunuyorsun. Bu tıpkı bir kaya taşıman ve denizde yüzmeye çalışman gibidir, kaya seni dibe çeker yüzmene izin vermez. Kayayı bırakırsan rahatlıkla yüzebilirsin.

Yaşamında bir kez ne beden ne de zihin olduğunu fark edince yükselmeye başlarsın işte bu zarafet kanunudur. Bu bir kanun olmak zorundadır, aksi takdirde yerçekimi de olmazdı. Doğada pozitif elektrik varsa negatifte vardır, gece varsa gündüz de vardır. Erkek var bu yüzden kadın da olmak zorunda. Mantık var, bu yüzden sezgide olmak zorunda. Yaşam var, ölüm de olmak zorundadır. Yaşamda her şey dengelenmek için karşıtını bulmak zorunda. Bilim bugün yerçekimi kanunu bulmuş ama bilimin hala olaya başka bir boyut kazandıracak zarafet kanunu bulmaya ihtiyacı vardır.

Sen yerçekimi ve zarafet kanununun buluşma noktasısın. Sende her şey iç içe geçiyor. İçinde yeryüzüne ve gökyüzüne ait bir şeyler var. İçindeki yere bağlı olmadığın zaman birden yükselmeye başlarsın. Böylece zihin incelikleri görebilmeye ve özgürleşmeye yönelir. Özgürleşmek zarafetin akımına girmekten başka bir şey değildir. Kendini özgürleştirmezsin sen sadece engelleri kaldırabilir bağlardan kurtulabilirsin özgürlük kendiliğinden gelir. Yaşam enerjin yükselmeye başlar, bir patlama olur. Hiçbir şey yolunu kesemez. Biraz gevşeme biraz bağları çözme ilk adımdır. Sonra kendiliğinden bilincin ince ayrıntıların daha fazla farkına varır.

Başka bir şey anlatayım. Kısır döngüyü bilirsin, ben sana erdem döngüsünden bahsedeceğim. Kısır döngüde kötü bir şey başka kötü bir şeyi izler. Örneğin sinirlenirsen, başka bir şey seni daha fazla sinirlendirir ve daha çok öfke seni daha da öfkeli yapacaktır. Her öfke sinirlerini daha fazla bozacak ve daha fazla öfke getirecek. Gittikçe güçlenen bir kısırdöngüde hareket ediyor olacaksın.

Farkında hale gelirsen, farkındalık sana incelikleri görme ve feragat etmeyi getirecektir. Farkında hale gelirsen artık beden olmadığını anlayacaksın. Bedenden vazgeçmiş değilsin sadece feragat ediyorsun. Farkında hale gelirsen aslında bu düşüncelerin sen olmadığını göreceksin. Farkındalık içinde düşüncelerden feragat edilmiştir. Artık enerjini onlara vermezsin; onlarla işbirliği yapmazsın. İşbirliği bitti ve onlar senin enerjin olmadan yaşayamazlar. Çünkü senin enerjin sayesinde yaşıyorlar. Kendi enerjileri yok. Ve feragat edersen farkındalık gelir; işte bu erdem döngüsüdür her bir erdem bir diğeri için zemin hazırlar.

Bu farkındalık yolunda giderken zaman zaman mola vereceksin. Tam kendini nehrin akışına bıraktığın an birden eski alışkanlıkların nedeniyle kendini nehir kenarında bulacaksın sakın üzülme o zaman kısır döngüye girersin. Arayış içindeki insan çok defa öze yaklaşır ve çok defa da izi kaybeder. Bu doğaldır. Çünkü farkında olmadığımız uzun bir yaşamdan geliyoruz. Farkındalığını yeniden canlandırmaya bak.

Zihin sınırsız bilebilir. Fakat farkındalığın son noktaya geldiğinde yani eve geri döndüğünde ve kendi kendini aydınlatan bir güneş haline geldiğinde zihninin bu durumdan önceki halinin sınırsızlığı bile sınırlı gelecektir sana.

Kişi duyuları içinde kaybolduğunda zihin eksik çalışır. Ne zaman kişi duyularında kaybolmazsa ve bedene bağlı kalmazsa zihin tamamıyla sağlıklı çalışır. Zihinde sınırsız bir kavrayış gerçekleşir; zihin sonsuzu bilmeye yetkinleşir. Sen ve gerçek artık bir oldunuz. Zihin bile bir aracı, bir yol oldu artık. Zihin aracılığıyla gelen bilgi farkındalık tamamlandığında gelen bilginin yanında hiçbir şey değildir.

Farkındalık; aslında kopmuş olduğumuz gerçeğe geri dönme çabasından başka bir şey değildir.

Deniz Ağgül Güler

Kariyer Koçu & Gelecek Stratejisti

Maremis Gelecek Enstitüsü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder